|
Doğumu
20 Nisan 571 Pazartesi günü sabaha karşı Mekke’de
doğdu. Ay takvimine göre Rebîul’evvel ayının 12. gecesidir. Efendimiz’i (s.a.v.) sevgiyle ve şefaatini dileyerek andığımız doğum günündeki geceye Mevlid Kandili
denir.
Doğduğu gece meydana gelen olaylar:
Adı
Muhammed (s.a.v.) : Çok çok övülen, çok övülmüş, güzel huyları
olan kişi demektir. Bu ismi O’na (s.a.v.) Dedesi Abdülmuttalip vermiştir. Umarım O’nu (s.a.v.) yerde halk, gökte Hak över demiştir. Diğer isimleri Ahmed, Mustafa’dır.
Babası
Abdullah, Kureyş Kebilesin’den, Haşimoğulları
Soyun’dan. (Abdülmuttalib’in oğlu)
Annesi
Âmine, Kureyş Kabilesin’den, Zühreoğulları
Soyu’ndan. (Vehb’in kızı)
Dedesi (Büyükbabası)
Abdülmuttalip, Mekke’nin ileri
gelenlerinden. Zemzem Suyu’nun kaynağını yeniden yaptırmıştır.
Süt Annesi
Halime, Sa’doğullları Kabilesin’nden fakir bir
kadındır. Kocasının adı Hâris, Peygamberimiz’in (s.a.v.) süt kardeşi (ablası) olan
kızının adı Şeyma’dır.
Peygamberimiz (s.a.v.) sekiz aylıkken konuşur, iki yaşına
bastığında da gösterişli bir çocuk olur.
Dört yaşına kadar süt annesi Halime’nin yanında kaldı.
Beş yaşına bastığında annesi Âmine’ye teslim edildi.
Altı yaşında iken annesiyle beraber babasının kabrini
ziyaret etmek ve dayılarıyla tanışmak için Medine’ye gitti. Dönüşte annesi
Âmine, Ebvâ denilen kasabada hastalandı ve henüz kervan yola koyulmadan da
vefat etti. Hizmetçileri Ümmü Eymen O’nu alarak Mekke’ye getirdi ve dedesi Abdülmuttalib’e teslim etti.
Sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’le kaldı.
Abdülmuttalip ölüm döşeğindeyken sevimli torununu, merhamet
ve şefkatine çok güvendiği fakir oğlu Ebu Talib’e emanet etti.
GENÇLİĞİOn iki on üç yaşlarında iken amcası Ebu Talip’le bir ticaret kervanına katılıp Suriye’ye yola çıktı. Busra denen yerde Bahira adında bir papaz O’nun son peygamber olacağını verdiği cevaplar ve sırtında bulunan et beni şeklindeki iki kürek kemiği arasında bulunan nübüvvet mühründen (peygamberlik mührü) anladı. Suriye (Şam)’deki Yahudilerden endişe eden Ebu Talip, alış-verişi Busra’da yaparak Mekke’ye döndü.Muhammedü’l-Emin
Hiç yalan söylemediği için ve doğruluktan
ayrılmadığı için güvenilir Muhammed anlamındaki bu lâkapla çağırılmaya
başlandı.
On yedi yaşında iken Güney’e Yemen tarafına bir ticaret
kervanıyla gitti ve ticareti öğrendi.
EVLİLİĞİ VE PEYGAMBER OLANA KADAR GEÇEN HAYATI
Yirmi beş yaşında iken amcası Ebu Talip ve Hz. Hatice’nin
kölesi Meysere’nin aracılığıyla iki kez evlilik yapmış ve her defasında kocası
ölmüş olan güzel ve gösterişli bir kadın olmasından öte çok güzel ahlâkı olan
kırk yaşındaki Hz.Hatice ile evlendi.
Hz. Hatice’den 2’si erkek, 4’ü kız toplam 6 çocuğu oldu. Bu
çocukların isimleri kızları Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Zeynep, Fâtıma; oğulları
Kâsım, Abdullah’tır.
Yedinci çocuğu olan oğlu İbrahim, Habeşistan Kralı
Necâşî’nin kendisine hediye ettiği cariye (bayan köle) Mısırlı Maria’dan
olmuştur.
Kızı Hz. Fâtıma, Efendimiz’den (s.a.v.) 6 ay sonra vefat eder.
Evli veya bekâr olarak değişik yaşlarda ölen diğer 6 çocuğu kendisinden önce
ölür.
Hz. Fâtıma, Ebu Talip’in oğlu Hz.Ali ile evlenir ve Hz.Hasan
ve Hz.Hüseyin dünyaya gelir. Bugün Efendimiz’in
(s.a.v.) soyu kızı Hz. Fâtıma’dan devam
etmektedir.
Kâbe’de bulunan ve Haceru’l-Esved (Kara Taş) denen taşı
yerine koymada ihtilâfa düşen insanlara hakemlik yaptı. Buna Kâbe Hakemliği
denir. Bugün Kâbe’nin içinde yer aldığı camiye de Mescid-i Haram denilmektedir.
Hılfü’l-Fudûl (Erdemliler Birliği)’e katılarak bir mazlumun
hakkını bir zalimin elinden alan insanlarla çalıştı.
PEYGAMBERLİĞİ
Mekke yakınındaki Nur Dağı’nda Hira Mağara’sında 610 yılının
Ramazan ayında ilk vahiy geldi ve son peygamber olduğu kendisine müjdelendi.
Kur’an, Kadir Gecesi indirilmeye başlandı.
Korkmuş, ürpermiş ve heyecanlanmış olduğu halde evine döndü.
Hz. Hatice ilk inanan kişi oldu.
İslâm’a davet önce gizli gerçekleşti, sonra yakın
akrabalarını İslâm’a davet etti.
Açık davet başlayınca işkenceler de başladı. Ammâr’ın annesi
Sümeyye ve babası Yâsir işkencelere maruz kaldılar ve İslâm’ın ilk şehitleri
oldular.
Peygamber Efendimiz’in
(s.a.v.) kendisine inananlara ders verdiği,
beraber ibadet ettiği, bu şekliyle İslâm’ın ilk medresesi (üniversitesi)
sayılan ev Mekke’de Erkam bin Ebi’l-Erkam’a aitti.
İslâm’a inanan 40. müslüman Hz. Ömer oldu.
Habeşistan kralı Necâşî müslümanları iyi karşıladı ve
gizlice de müsüman oldu. (Müslüman olarak da öldüğü için, Efendimiz
(s.a.v.) tarafından
Medine döneminde gıyabî cenaze namazı kılındı.
Müşrikler peygamberliğin 7. yılında Peygamberimiz, (s.a.v.) müslümanlarla ve akrabalarıyla olan bütün ilişkilerini kesme yani boykot kararı
aldılar. Onlarla konuşmadılar, ticaret yapmadılar, onları şehrin kenar bir
mahallesine sürdüler. Önemli kararları Kâbe duvarına astıkları için bu kararı
da Kâbe’nin duvarına astılar. Üç yıl sonra boykot metninin böcekler tarafından
yenildiğini görünce korktular ve boykotu kaldırdılar. Ancak sıkıntılarla geçen
bu üç yıl Efendimiz’in
(s.a.v.) sevgili eşi Hz.Hatice başta olmak üzere müslümanları çok
zorda bıraktı. Hz.Hatice rahatsızlanarak vefat etti. Daha sonra da İslâm’ı
kabul etmemekle beraber sevgili yeğenini bir an olsun yalnız bırakmayan Ebu
Talip öldü. Oğlu Kâsım da aynı tarihte öldü. Tarihte bu yıla Hüzün Yılı denir.
İnsanları Allah’ın dinine davet etmek için yardımcısı Zeyd
ile gittiği Tâif şehrinde taşlandı.
Bir gece Mescid-i Haram’dan alınıp Mescid-i Aksa’ya
götürüldü ve Rabbi’nin huzuruna göğe çıkarılarak Mirac denilen hadiseyle biraz
olsun rahatlatıldı.
Medine’den Mekke’ye gelenlere İslâm’ı anlattı ve ilk yıl 6
kişi müslüman oldu. Ertesi yıl peygamberliğin 12. yılında gelen 12 kişilik bir
grup, Mekke yakınlarında bir vadide gizlice buluşup müslüman oldu ve O’na
(s.a.v.) ömür
boyu sahip çıkacaklarına söz verdiler. Söz verme demek olan bu biata, Birinci
Akabe Biatı (söz verme, sözleşmesi) denir.
Mus’ab bin Umeyr’i Medine’ye hoca olarak gönderdi.
Peygamberliğin on üçüncü yılında Medine’den Mus’ab’ın gayretleriyle müslüman
olan 75 kişi geldi ve Peygamberimiz’e
(s.a.v.) bağlılıklarını ilân ettikleri İkinci
Akabe Biatı gerçekleşti. Efendimiz’i
(s.a.v.) ve bütün müslümanları Medine’de
koruyacaklarına söz verdiler.
HİCRETİ
Mekke’de işkenceler artınca Mekkeli Müslümanlar Medine’ye
hicret etti. Peygamberimiz de
(s.a.v.) yatağına Hz. Ali’yi yatırarak yanında bir rehber
ve Hz.Ebu Bekir ile birlikte 622 yılında Medine’ye hicret etti.
622 milâdî yılı, Hicrî takvimin başlangıcı kabul edildi.
Medine’ye hicret ederken Sevr Mağarası’na sığındı. Mağaranın
ağzına bir örümceğin ve güvercinin yuva yapması onları müşriklerden korudu.
Kuba beldesine geldiğinde küçük bir mescit yaptırdı ve cuma
namazı kıldırdı. Kuba Mescidi yapılan ilk camidir.
Medine’de, bugün kabri İstanbul’da Eyüp ilçesinde bulunan
Ebu Eyyüb el-Ensarî’nin evinde 7 ay kaldı.
Mekkeli hicret eden müslümanlara muhacir, Medineli yardım
eden müslümanlara da ensar denilmiştir. Mekkelilerle Medineliler arasında
muâhat denilen ve tarihte bir benzeri daha olmayan kardeşlik gerçekleşmiştir.
Medine’de ilk iş olarak kendisinin de inşaatında bizzat
çalıştığı bir cami yaptırdı. Daha sonra yenilenen ve bugün kabrinin de içinde
yer aldığı caminin adı Mescid-i Nebî veya diğer adıyla Mescid-i Nebevî’dir.
Mescid-i Nebî’nin bitişiğinde Peygamberimiz’in
(s.a.v.) evinin
yanında kendilerine Ashab-ı Suffa denilen Mekke’den gelen gençlerin bulunduğu
suffa yani odalar da bulunuyordu. Bu genç sahabîler Kur’an ve sünneti
yazıyorlardı. İhtiyaçları zengin Müslümanlar tarafından giderilen bu gençlerin
tek işi ilim öğrenmekti.
Peygamberimiz
(s.a.v.) Medine’de kurduğu İslâm Devleti’nin
başkanıydı.
Allah’a ve Peygamberi’ne kalbiyle iman etmediği halde
diliyle iman ettiğini söyleyen ve iki yüzlü anlamında kendilerine münafık
denilen insanlar da Medineliler arasında bulunuyordu. Münafıklar Hz. Ayşe’ye
iftira da attılar ve bu olaya ifk hadisesi denir.
Namaz kılınırken önceleri bugün Filistin devletinin
sınırları içinde yer alan Mescid-i Aksa’ya dönülürdü. Gelen bir âyetle
müslümanların yeni kıblesi Kâbe oldu.
Peygamberlerin peygamberliklerini ispatlamak için gösterdiği
olağanüstü olaylara mucize denir ve Efendimiz mucizelerinden biri olan ve
şakk-ı kamer denilen Ay’ın ikiye bölünmesi mucizesini gerçekleştirmiştir.
Aşere-i mübeşşere (müjdelenen on kişi) denilen ve dünyada
iken cennetle müjdelenenlerin isimlerini açıkladı.
624 yılında müşriklerle müslümanlar arasında olan,
Peygamberimiz’in
(s.a.v.) de katıldığı ilk savaş Bedir Savaşı’dır. İslâm Dini’nin en
büyük düşmanı olma konusunda sembolü olan Ebu Cehil bu savaşta öldürülmüştür.
625 yılında müslümanların müşrikler karşısında zor anlar
yaşadığı, onlarca şehit verdikleri ilk kanlı savaş Uhud Savaşı’dır. Hz.Hamza,
daha sonra müslüman olacak olan Vahşî tarafından bu savaşta şehit edilmiştir.
Hudeybiye Anlaşması 628 yılında gerçekleşti.
On bin kişilik bir orduyla 630 yılında Mekke’nin fethi
gerçekleşti.
Rum (Bizans) Kralı Heraklius, Habeş Kralı Necaşî, İran
Kisrası Hürmüz ve Mısır, Gassan, Yemame gibi bazı devlet başkanlarına İslâm’a
davet mektubu gönderdi.
Yüz bin kişinin katıldığı, ölümüne yakın tarihte gerçekleşen
ve ömrünün ilk ve son haccı olan Veda Haccı’nı yaptı. Veda Hutbesi diye bilinen
meşhur hutbesini de burada okudu ve müslümanlara Allah’ın kitabı olan Kur’an’ı
ve hadis de denilen sünnetini bıraktığını söyledi.
Peygamberimiz’i
(s.a.v.) sağlığında gören ve O’nun
(s.a.v.) sohbetine
katılmış, acı ve sevinçleri paylaşmış olan müslümanlara sahabe, sahabî veya
ashab denmektedir. Hz. İsa’ya sağlığında inanan on kişiye de havarî
denilmektedir.
Genç komutan Üsame bin Zeyd’in komuta ettiği bir orduyu
Bizans üzerine gönderdi.
8 Haziran 632 pazartesi günü öğleye doğru 63 yaşındayken (miladî yıla
göre 61 yaşında) Medine’de Mescid-i Nebî’nin bitişiğinde bulunan Hz.Âişe’nin
odasında vefat etti. Hz.Ömer, kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla parçalarım
diye üzüntüsünü dile getirdi. Orada yıkanıp cenaze namazı kılındıktan sonra
yine aynı odada defnedildi. Türbesi aynı yerdedir. Bu sırada Bilâl-i Habeşî
ezan okumuştur.
|
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Kısaca Hayatı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder