- Resulullah’ın (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib’in uzun boylu, sarışın
ve sevimli bir sakal sahibi olduğunu...
- Peygamberin babaannesinin isminin Fatıma olduğunu...
- Efendimiz’in (s.a.v.) anneannesinin adının Berre olduğunu...
- Peygamberimizin dayısının olmadığını...
- Efendimiz’in
(s.a.v.) halalarının isimlerinin; Ümm-ü Hakim,
Berra, Âtike, Safiyye, Erma, Ümeyre olduğunu...
- Doğumunun miladi 20 Nisan 571 olduğunu...
- Peygamberimiz’in
(s.a.v.) yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği
Medine’de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğullarının havuzunda öğrendiğini...
- Nebiyy-i Zîşân’ın
(s.a.v.) Ebu Talip’le ilk Suriye
seyahatinde 9 yaşında olduğunu…
- Bir mağaraya tefekkür ve inziva için kısa süreli
çekilmenin İsmail oğullarında eskiden beri devam ede gelen bir gelenek
olduğunu...
- Makrizi’nin bildirdiğine göre Mekke döneminde Allah
Resulü’nün
(s.a.v.) ne zaman Mekke serserilerince bunaltıldığında Ebu Süfyan’ın
evine sığındığını… Onunda her defasında -müşrik olmasına rağmen- serserileri
kovduğunu ve azarladığını… Onun bu cemilesine karşılık Mekke fethedilirken onun
evine sığınanların emniyete alındığını…
- Ukbe bin Muayt adlı bir kâfirin Mekke döneminde Resulullah
Kâbe’de namaz kılarken, elbisesiyle onu boğmaya çalıştığını...
- İlk tebliğ yıllarında Müslümanların alabildiğine zorlandığını...
Hatta Sad bin Ebi Vakkas’ın “Bütün bir yıl boyunca İslam’ı saklamaya çalıştık.
Ve namazlarımızı kapılar arkasından sürgülü olduğu halde evlerde ve şehir
civarındaki dağ aralıklarında kıldık” dediğini…
- Hz. Ömer’in 27 yaşında, Peygamberliğin 6. senesinde Müslüman
olduğunu... Hz. Ömer’in (ra), Hz. Hamza’nın (ra) İslam’la şereflenmesinden üç
gün sonra Müslüman olduğunu...
- Server-i Ekrem’in
(s.a.v.) Mekke döneminde, Hacc için gelen
kabileleri yanında birkaç kişiyle gece ilerleyen saatlerde ziyaret etmeye
başlayarak Kureyşileri atlattığını…
- Hz. Peygamberin
(s.a.v.) hicreti beraber yapacaklarını
söylemesi üzerine Hz. Ebubekir’in (ra) sevinçten ağladığını… Kızı Aişe’nin(ra);
“O güne dek, Ebubekir’in bu sözleri duyduğunda ağladığı gibi bir kişinin
sevinçten ağlayabileceğini bilmiyordum” dediğini…
- Resul-i Ekrem’in
(s.a.v.) Medine’ye teşrifinde Müslüman olan
Yahudi alimi Abdullah Bin Selam’ın (ra) bu kutlu gelişe çok sevindiğini, hatta
halasının kendisine: “Yemin ederim ki, İmranoğlu Musa’nın Medine’ye gelişini
duysaydın, bu kadar sevinmezdin” dediğini...
- Server-i Âlem’in
(s.a.v.) Medine’ye ilk teşriflerinde,
kendisi ile ilk görüşmesinde iman eden Yahudi âlemi Abdullah bin Selam’ın Ben-i
Kaynuka Yahudilerinin dini lideri olup asıl isminin Hüseyin olduğunu,
Efendimiz’in
(s.a.v.) bu ismi Abdullah olarak değiştirdiğini...
- Allah Resulü’nün Medine’ye teşrifinde Müslümanlar arasında
bir nüfus sayımı yapılmasını emrettiğini ve Medine’de 1500 Müslüman
bulunduğunun tespit edildiğini...
- Asr-ı Saadette sahabe olma şerefine eren Yahudilerin
sayısının 29 olduğunu...
- Enes bin Malik’in annesi Ümm-ü Süleym bir çocuk doğurunca,
Resul-i Ekrem’in
(s.a.v.) çocuğu istettiğini. Enes’in kollarında gelen çocuğu
kucağına alarak Acve (İyi cins Medine hurması) hurmasını ağzında ezerek
yumuşatıp bebeğin ağzına koyduğunu. Çocuğun onu yavaş yavaş emmesi üzerine,
gülümseyerek “Medinelidir, hurmayı sever” diyerek latife yaptığını ve dua
ederek annesine gönderdiğini…
- Hz. Ebu Zerr’in (ra); “Resulullah vefat edene kadar bizi o
kadar güzel eğitmişti ki, gökte kanat çırpan bir kuşun hareketleri bile bize
bir bilgiyi hatırlatırdı” dediğini…
- İslam’da ilk vakfın, Allah Resulu tarafından, Muhayrık
adlı Yahudi asıllı Müslüman’ın Resul-i Ekrem’e (s.a.v.) verilmesini vasiyet ettiği 7
bahçenin vakfedilmesi ile oluştuğunu…
- İslam ordusunun Bedir’deki Sloganın; Ehad! Ehad! (Allah
birdir! Allah birdir!)
- Uhud’da “Emmet Emmet” (Kureyş helak oldu!)
- Hendek’te ise; “Düşman galip gelemez” olduğunu…
- Efendimizin
(s.a.v.) çölde kurduğu inanılmaz haber alma
servisi sayesinde Kureyş’in Hendek harbi hazırlıklarının kendisine dört günde
ulaştığını...
- Hudeybiye şartlarının Müslümanların izzetine çok ağır
geldiğini. Hatta sahabelerden Sehl bin Said’in Sıffın günü, hakem hadisesinde;
“İnsanlar nefsinize hakim olun. Ben Ebu Cendel’in iade edildiği gün kudretim
olsa idi, Resulullah'ın (s.a.v.) verdiği hükmü muhakkak red ederdim. Halbuki haklı olan
O
(s.a.v.) idi” dediğini...
- Ali Himmet Berki’nin dediğine göre 628 yılında
Peygamber’in
(s.a.v.) ashabından birinin Çin İmparatoru Taî Dsung’a hediyeler
götürdüğünü ve ondan Çin’de İslamiyet’i neşretmek için izin aldığını…
- Rahmet Peygamberi’nin
(s.a.v.) Veda haccındaki konuşmasını
Rabia bin Ümeyye bin Halef tarafından yüksek sesle halka aynı anda
duyurulduğunu…
- Rahmetin lil âleminin
(s.a.v.) bütün âlemleri yetim bırakarak
ebedler alemini şereflendirmesinin ikindi vakti olduğunu...
- Hatem-ün Nebi’nin
(s.a.v.) vefatında ciğerparesi Fatıma’nın
gözyaşları içinde: “Babacığım benim! Kendisini çağıran Rabbinin davetine icabet
etti. Babacığım benim! Cennet-ü’l-Firdevs onun yeri! Ya Cibril! Başın sağ
olsun” buyurduğunu…
- Hz. Ali ile Hz Fatıma’nın evliliğinden Resul-i Zişan’ın
(s.a.v.) dört torunu olduğunu. Bunların; Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümm-ü Gülsüm”
olduğunu…
- Peygamber Efendimiz’in
(s.a.v.) Hasan (güzel adam) ismini çok
sevdiği için ilk torununa bu ismi verdiğini. Diğer torunu doğunca da bu sefer
ona “küçük güzel adam (Hüseyin) ismini koyduğunu...
- Peygamberimiz’in
(s.a.v.) hanımlarından ikisinin kendisinden
evvel vefat ettiklerini, bunlardan birinin Hz. Hatice diğerinin “Fakirlerin
annesi” lakaplı Zeynep binti Hüzeyme olduğunu...
- Bedir savaşında Müslümanların tek atı olduğunu… Sahibinin
de Zübeyir bin Avvam olduğunu...
- Hatemü’l-Enbiya'nın
(s.a.v.) Bedir'de yaptığı bir diğer
sürprizin de ordusunu saf düzenine sokmak olduğunu ve bunun da Araplarca
bilinmediğini...
- Bedir’de esir düşüp, bir daha İslam aleyhine çalışmaması
şartıyla fidyesiz serbest bırakılan cahiliyye şairi Ebu Azze bin Amr’ın Uhud’da
tekrar esir düştüğünü. Tekrar af edilmesi isteğine Efendimiz’in “Muhammed’i iki
defa aldattım” dedirtmemek için seni serbest bırakmam. Mümin bir delikten iki
defa ısırılmaz buyurduğunu…
- Peygamberimize hanımları içinde ilk kavuşanın; on sene
sonra, Zeynep bint-i Cahş validemiz olduğunu...
- Efendimizin
(s.a.v.); “Kişi sevdiğiyle beraberdir”
buyurmasının sahabileri sevince boğduğunu... Hatta Enes bin Malik (ra)’in;
“Sahabeler bu söze sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir” dediğini…
- Katade (ra), O’nun
(s.a.v.) ashabını anlatırken: “Alışveriş
yaparlar, ticaretle meşgul olurlardı. Fakat Allah’ın hukukundan bir hak onlara
yaklaştığı zaman ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah’ın zikrinden
alıkoymazdı. Nihayet onu Allah’a döndürürlerdi” dediğini...
- Server-i Ekrem’in
(s.a.v.) Habeş Necaşi’sinin gönderdiği
heyete bizzat kendi elleriyle hizmet ettiğini... Bu işi kendilerine bırakmasını
rica eden ashabına: “Doğrusu bunlar bizim arkadaşlarımıza ikramda
bulunmuşlardı. Onlara bizzat mukabelede bulunmak istiyorum” buyurduğunu...
- Efendimiz’in
(s.a.v.) Mekke fethi hazırlıklarını çok gizli tuttuğunu.
Hatta Hz. Ebubekir’in seferin nereye olduğunu öğrenmek için meseleyi Hz.
Aişe’ye açtığını ama onun da babasını aydınlatamadığını…
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder